Yüzölçümü: 1.516.200,00 km²
İl Trafik No: 21
Isının 40-50 dereceye vardığı yaz günlerinin bunaltıcı sıcaklığından kurtulmak amacıyla gelişen düz damlı evleri ile tipik yöre mimarisinin günümüzde de yaşatıldığı Diyarbakır, uzun surları, Malabadi Köprüsü, hanları, camileri, kiliseleri, mağaraları, Çayönü, Hevsel Bahçeleri, müzeleri, yemekleri, görülmesi gereken bir ildir.
Diyarbakır yöresinin en eski adı Assur kaynaklarında Amidi olarak geçer. Yunanca ve Latince kaynaklarda bu ad, Amido ya da Amida olarak yazılır. Arap akınları sırasında bölgeye yerleşen Bekr adındaki bir aşiret nedeniyle yörenin adı Bekr diyarı anlamında Diyar-ı Bekr olarak söylenmiştir. Günümüzdeki ismini, Atatürk’ün 1937’de halka yaptığı konuşma esnasında, şehrin adından Diyarbakır olarak bahsetmesiyle 10 Aralık 1937 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile almıştır.
Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Çayönü Tepesi’nde yapılan kazılar, bölgede ilk yerleşimin M.Ö. 9. bine dek uzandığını göstermektedir. Yörede M.Ö. 2000’lere ilişkin ilk bilgiler Hurri- Mitanni halkına ve Hurri–Hitit ilişkilerine dayanmaktadır. Anadolu’nun en eski halklarından olan Hurrilerin yaşadıkları bölge Subartu denilen, yani bugünkü Diyarbakır’ı da içine alan yöredir. M.Ö. 1200’lerde Hitit Devleti’nin Anadolu’ya göç eden deniz kavimlerinin istilaları ile yıkılmasından sonra, Hititlerin Subartu ülkelerindeki üstünlüğünü kabul eden ve yönetim boşluğuna düşen Hurri ve Aram toplulukları, küçük kent devletleri oluşturdular. Daha sonra yöre, Mezopotamya’da güçlü bir krallık olan Assur, daha sonra kısa bir dönem için Urartu egemenliğine girmiştir. M.Ö. 7. yüzyıl ortalarında İskitlerin yerleştiği Amidi kenti, M.Ö. 625’te Medlerin, M.Ö. 550’de de Perslerin egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda Pers İmparatoru III. Darius’un İskender orduları önünde yenik düşmesiyle yörede Helenistik dönem başlamıştır. Daha sonraları yöre Partlar ve Romalılar arasında cereyan eden savaşlara sahne olmuştur. M.S. 3. yüzyılda, İran’da başa geçen Sasani sülalesi ve Romalılar arasında el değiştiren kent, M.S. 4. yüzyılda Roma’ya bağlanmıştır. Daha sonraki dönemlerde Bizans Devleti ile Sasaniler arasında geçen savaşlar, bölgede güçlenmeye başlayan İslam ordularının üstünlük sağlamalarına neden olmuş, Hz. Ömer zamanında Diyarbakır Arap egemenliğine girmiştir. Uzun bir zaman Arap egemenliğinde kalan kent, 1085’te Selçuklu Devleti sınırlarına dahil olmuştur. Diyarbakır’ın Osmanlı Devleti’ne katılması 15 Eylül 1515’te Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşmiştir.
Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Diyarbakır, yüzyıllar boyunca Güneydoğu Anadolu’nun fikir, sanat, kültür ve bilim merkezi olmuştur. Önemli bir ticaret merkezi olan şehir günümüzde de bu özelliğini korumaktadır.
Eğil ilçesinde yer alan medfun Peygamber kabirleri ile, Mekke ve Medine’den sonra en fazla Sahabe’ye ev sahipliği yapan yeryüzünün mübarek şehirlerinden biridir.
Coğrafi Konumu
Diyarbakır’ın kuzeyinde Bingöl ve Elazığ, doğusunda Batman, güneyinde Mardin, güneybatısında Şanlıurfa, batısında Adıyaman ve Malatya bulunmaktadır.
İklimi
Diyarbakır’da sert ve kurak bir yayla iklimi hâkimdir.